9 Ocak 2019 Çarşamba

Namaz nasıl kılınır


Sabah Namazının Kılınışı:

Sabah namazı iki rek'at sünnet, iki rek'at da farz olmak üzere dört rek'attan ibarettir. Önce sünnet kılınır.
Şöyle ki: Namazın şartlarının hepsi yerine getirildikten sonra, kıbleye dönülüp sabah namazının sünnetini kılmaya kalben niyet edilir. Dil ile de yavaşçacık: "Niyet ettim Allah rızası için sabah namazının sünnetini kılmaya" denilir.
Bundan sonra, eller kulakların hizasına kadar kaldırılıp, başparmaklar kulak yumuşağına değdirilir. Ve avuç içleri Kâbe'ye dönük şekilde parmak araları açılır ve Allahü Ekber denilerek iftitah tekbiri alınır.
Tekbir alındıktan sonra sağ el ile sol elin bileği tutularak, eller göbeğin altına konur. (Kadınlar ise tekbir alırken ellerini omuz hizasına kaldırıp göğüsleri üzerine bağlarlar. Sağ eli sol elin üzerine koyarlar.
Eller de bu şekilde bağlandıktan sonra, önce Sübhâneke okunur. Sonra Eûzü-Besmele çekilerek Fâtiha-i Şerîfe sonuna kadar okunup Âmin denilir. Fâtiha'dan sonra zamm-ı sûre okunur. Böylece namazın kıyam ve kırâet rükünleri tamamlanmış olur.
Kırâet bitince eller yanlara salıverilir ve Allahü Ekber denilerek rükû'a gidilir. Rükû'da parmak araları açık olarak ellerle dizkapakları tutulur. Sırt ve bel yere paralel olarak düz hâle getirilir. Ayaklar da bükülmeden dik tutulur. Rükû'da iken üç kere Sübhâne rabbiye'l-azîm denir. (Rükû' hâlinde kadınlar parmak aralarını açmazlar ve dizlerini tutmazlar, sadece ellerini dizler üzerine koyarlar. Ayrıca dizlerini de dik değil bükük bulundururlar. Yere paralel olacak şekilde eğilmelerine de lüzum yoktur.)
Sonra Semiallahü limen hamideh diyerek rükû'dan kalkılır. Ayakta iken Rabbenâ leke'l-hamd denir.
Sonra Allahü Ekber denilerek secdeye kapanılır. Secdeye inerken önce dizler, sonra eller konur. Baş da eller arasına konarak alın ve burun yere yapıştırılır. Secdede el ve ayak parmakları kıbleye dönük tutulur. (Kadınlar secdede kollarını yanlarına ve uyluklarını karınlarına yapıştırır ve yere doğru alçalır ve yapışırlar.) Secdede üç defa Sübhâne rabbiye'l-a'lâ denir. Sonra Allahü Ekber diyerek secdeden kalkılıp bir kere Sübhânallah diyecek kadar oturulur. Sonra tekrar Allahü Ekber denilerek aynı şekilde ikinci bir secde yapılır.
İkinci secdenin tesbihleri söylendikten sonra Allahü Ekber denilerek tekrar ayağa kalkılır. Böylece birinci rek'at bitmiş ikinci rek'ata kalkılmış olur.
İkinci rek'atta sadece Besmele çekilerek Fâtiha ve zamm-ı sûre okunur. Yukarda tarif ettiğimiz şekilde rükû'a ve secdeye gidilir. İkinci secdeden sonra sol ayak yere yayılıp üstüne oturulur. Sağ ayak ise parmakları kıbleye dönük şekilde içeri kıvrılır. Eller uyluklar üzerine konur. İki secde arasındaki oturuşlar da aynen böyledir. (Kadınlar ayaklarını sağ tarafa yatırarak otururlar). Bu oturuşta önce Tahiyyât okunur. Arkasından salâvatlar ve dualar okunur. Duaların okunuşu bitince önce sağ tarafa dönülerek: Es-selâmü aleyküm ve rahmetullah diye selâm verilir. Sonra da sol tarafa aynı şekilde selâm verilir. Böylece iki rek'atlı sabah namazının sünneti bitmiş olur. Sabah namazının sünnetinin bütün kırâet, tesbih ve tekbirleri gizli olarak yapılır.
Sabahın farzı da aynen sünneti gibi kılınır. Sadece başta niyet ederken "Bugünkü sabah namazının farzını kılmaya" diye niyet edilir. Bir de niyetten önce kâmet getirilir. (Kadınlar kâmet getirmezler). Sabah namazının farzının kırâetleri cehren de okunabilir.

Öğle Namazının Kılınışı:

Öğle namazı dört rek'at sünnet, dört rek'at farz ve iki rek'at da son sünnet olmak üzere on rek'attır. Önce sünneti kılınır.
Sünneti kılmak için evvelâ şu şekilde niyet edilir: "Niyet ettim ya Rabbi bugünkü öğle namazının sünnetini kılmaya..."
Sonra aynen sabah namazının sünneti gibi iki rek'at kılınır. İkinci rek'atta oturulduğunda sadece Tahiyyât okunur. Salâvat ve dualar okunmadan Allahü Ekber diyerek üçüncü rek'ata kalkılır. Üçüncü ve dördüncü rek'atlar da aynen birinci ve ikinci rek'atlar gibi kılındıktan sonra, ikinci kere oturulur. Bu oturuşta Tahiyyât ile beraber salâvat ve dualar da okunarak selâm verilir. Böylece öğlenin sünneti tamamlanmış olur. Üçüncü rek'ata kalkıldığında Fatiha'dan önce sadece Besmele çekilir. Sübhâneke ve eûzü okunmaz.
Öğlenin farzı da sünneti gibidir. Yalnız niyet ederken öğlenin farzını kılmaya niyet edilir. Bir de üçüncü ve dördüncü rek'atlarda sadece Fâtiha okunur, zamm-ı sûre okunmaz. Bu, sadece öğlenin farzında değil, bütün farz namazlarda böyledir. İlk iki rek'atta zamm-ı sûre okunur. Üç ve dördüncü rek'atlarda okunmaz.
Öğlenin son sünneti de tıpkı sabahın sünneti gibi kılınır. Sadece niyet ederken öğlenin son sünnetine diye niyet edilir.
Öğlenin sünnet ve farzında kırâet gizli yapılır.

İkindi Namazının Kılınışı:

İkindi namazı, dördü sünnet, dördü de farz olmak üzere sekiz rek'attır. Önce sünneti kılınır.
Evvelâ: "Bugünkü ikindinin sünnetini kılmaya" diye niyet edilir. Sonra aynen öğlenin sünneti gibi kılınır. Yalnız ikinci rek'atın sonundaki ilk oturuşta, öğlenin sünnetinde sadece Tahiyyât okunurken, ikindinin sünnetinde salâvatlar da okunur. Dualar okunmadan, Allahü Ekber denilerek üçüncü rek'ata kalkılır. Üçüncü rek'atta da namaza yeniden başlanır gibi, Sübhâneke okunarak Eûzü-Besmele çekilir ve Fâtiha ile zamm-ı sûre okunur. Dördüncü rek'at ise öğleninki gibi normal şekilde kılınır.
İkindinin farzı, öğlenin farzı gibidir. Sadece niyetler farklıdır. İkindi de öğle gibi gizli okuyuşla kılınır.

Akşam Namazının Kılınışı:

Akşam namazı üçü farz, ikisi sünnet olmak üzere beş rek'attır. Önce farz kılınır.
Önce akşamın farzına niyet edilerek namaza durulur. İlk iki rek'at diğer namazların farzları gibi kılındıktan sonra oturulur. Sadece Tahiyyât okunarak üçüncü rek'ata kalkılır. Üçüncü rek'atta sadece Fâtiha okunarak rükû'a ve secdeye gidilir. Secdeler bitince ikinci kere oturulur. Tahiyyât, salâvat ve dualar okunarak selâm verilir.
Farzdan sonra sünnete niyet edilerek tıpkı sabahın sünneti gibi iki rek'at sünnet kılınır.
Akşam namazının farzı da, sabahın farzı gibi cehren yani sesli bir okuyuşla kılınabilir.

Yatsı Namazının Kılınışı:

Yatsı namazı, dördü sünnet, dördü farz, ikisi son sünnet ve üçü de vitir olmak üzere onüç rek'attır.
Yatsının sünneti önce niyet edilerek tıpkı, ikindinin sünneti gibi kılınır. Yani ilk oturuşta, Tahiyyâttan sonra salâvatlar da okunur.
Yatsının farzının kılınışı ise, niyet hariç öğle ve ikindinin farzının aynısıdır.
Son sünnet de, akşamın sünnetiyle aynı şekilde kılınır.
Fark sadece niyetlerdedir.

Vitir Namazının Kılınışı:

Vitir namazı ise üç rek'attır. Kılınışı şöyledir:
Önce niyet edilerek namaza durulur. Birinci ve ikinci rek'atlar aynen sabahın sünnetinde tarif ettiğimiz şekilde kılınır. İkinci rek'atın sonunda oturulur, Tahiyyât okunarak üçüncü rek'ata kalkılır. Üçüncü rek'atta Besmele çekilip Fâtiha ve zamm-ı sûre okunur. Bundan sonra rükû'a eğilmeyerek eller kulaklara kaldırılıp tekbir alınır. Ve tekrar eller bağlanıp, kunut duaları okunur. Kunut duaları bittikten sonra rükû' ve secdeye gidilir. Secdeden sonra oturularak Tahiyyât, salâvat ve dualar okunarak selâm verilir.
* Kunut duasını bilmeyen kimse, Rabbenâ âtinâ fi'd-dünyâ haseneten ve fi'l-âhireti haseneten ve kınâ azâbe'n-nâr âyetini okuyabilir. Üç kere Allahümme'ğfirlî de diyebilir. Üç kere Yâ Rab demesi de câizdir.
* Vitir namazı sadece Ramazanda cemaatle kılınır. İmam olan zât namazı cehrî kıldırır; kunut ise gizli okunur. Ramazan dışında vitri cemaatle kılmak mekruhtur.

Oruç


Oruç Nedir? Ne Anlama Gelir?


Oruç Nedir?

11 ayın sultanı diye adlandırılan Ramazan ayında tuttuğumuz oruç, İslamın şartları arasında yer alır.
Oruç, tanyerinin ağarmasıyla birlikte güneş batımına kadar yiyecek, içecek ve cinsel münasebetten ve ayrıca yalandan, kötü sözden ve kötü düşüncelerden uzak durarak gerçekleştirilen bir ibadettir.
Amaç kişinin aç ve susuz kalması değil nefsini terbiye etmesi, Allah rızası için açlığa ve susuzluğa dayanması, varlığa şükretmesi ve durumu olmayan kişileri daha iyi anlamayı amaçlamaktadır.

Orucun Anlamı Nedir?

Nefsi korumak, nefsi terbiye etmek, kötülüklerden kaçmak, Allah yoluna biraz daha yakın olmak, Allah’ın emrini gerçekleştirmek ve yoksulların halinden bir nebze de olsun anlamak için tutulan orucun kelime anlamı, Arapça’da “savm” olarak ifade edilmektedir.
Savm kelimesi yine Arapça’da,”bir şeyden uzak kalmak, kişinin kendini koruması veya tutması” anlamlarına gelmektedir.
Ramazan ayında tutulan oruç vasıtasıyla, iman edenlerin kötülüklerden bir nebze daha uzak kalması ve bununla birlikte oruç tutan kişinin, oruçlu olduğunun bilincinde olarak daha korunaklı olması istenmektir.

Oruç Nasıl Tutulur?

Ergenlik çağına ermiş olan tüm Müslüman bireyler, diğer ibadetlerden sorumlu olduğu gibi oruç ibadetinden de sorumludur.
Allah rızasına istinaden tutulan oruç, önce niyetle başlayan bir ibadettir. Kişinin sahurunu yapmasının ardından, “Niyet ettim Allah rızası için bugünkü orucumu tutmaya” şeklinde veya benzer şekillerde niyet etmesi gerekmektedir.
Ardından ise iftar vaktine kadar kişinin orucunu tutması yani, hiçbir şey yiyip içmeden iftar vaktine kadar beklemesi, akşam ezanının okunmasından sonra da orucunu açması gerekmektedir.

Oruç Çeşitleri Nelerdir?

Orucun 6 çeşidi bulunmaktadır. Aşağıda oruç türlerini görebilirsiniz,
  • Farz Orucu: Ramazan ayında tutulması farz olan oruçtur.
  • Vacib Orucu: Bozulmuş olan nafile oruçların ve adak oruçların yerine getirebilmesi maksadıyla tutulan oruca verilen addır.
  • Sünnet Orucu: Muharrem ayında tutulan bu oruç, Muharrem ayının dokuz ve onuncu, on veya on birinci günlerinde tutulur.
  • Mekruh Orucu: Sadece Cuma ve Cumartesi günleri tutulan bu oruç, Muharrem ayının onuncu günü tutulan bir oruçtur.
  • Müstehab Orucu: Pazartesi ve Perşembe günlerinde, Şevval ayının ilk altı gününde tutulan oruca Müstehab orucu adı verilmektedir.
  • Nafile Orucu: Saymış olduğumuz günlerin ve ayların dışında tutulan oruca verilen addır.

Cuma Namazı

İslam aleminde en önemli ibadet namaz kılmaktır. İslamın 5 şartı içinde olan ve müslümanlar için önemli bir yeri olan namazın günde 5 vakit kılınması farz edilmiştir. Müslümanlar için  da yine en önemli ibadetler arasında geliyor. Bu yazımızda cuma namazı nasıl kılınır ve cuma namazı kaç rekattır? sorularının yanıtlarını sizler için hazırladık. İşte detaylar...

Giriş Tarihi: 1.11.2018  11:58

Cuma namazı nasıl kılınır?
Müslümanlar için en önemli ibadet namaz kılmaktır. Özellikle cuma namazları müslümanlar için büyük bir öneme sahiptir. Kur'an-ı Kerim'de cuma namazının önemi ile ilgili pekçok ayetler geçmektedir. Ayrıca Hz. Muhammed'in (s.a.v.) 'in hadislerinde çokca geçmektedir. Peki cuma namazı nasıl kılınır? Kaç rekat kaç farzdır? İşte bu sorunun yanıtı...
CUMA NAMAZI NASIL KILINIR?
Cuma namazı kaç rekattır?
Cuma günü 16 rekat namaz kılınır. [Bunun iki rekatını kılmak farzdır. Öğle namazından daha kuvvetli farzdır.] Bunlar sırası ile şöyledir:
1- Önce, Cumanın dört rekatlık ilk sünneti kılınır. Bu sünnet, öğle namazının ilk sünneti gibi kılınır. Sonra, cami içinde ikinci ezan ve hutbe okunur. Hutbe okunduktan sonra, ikamet okunup, cemaat ile Cuma namazının iki rekatlık farzı kılınır.
2- Cuma namazının farzı kılındıktan sonra, dört rekatlık son sünneti kılınır. Bunun kılınışı öğle namazının ilk sünneti gibidir.
3- Bundan sonra, "Vaktine yetişip kılmadığım son öğle namazının farzını kılmaya" diye niyet ederek, öğle namazının farzı gibi zuhr-i ahir denilen bir namaz kılınır.
4- Sonra da, sabah namazının sünneti gibi iki rekat vaktin sünneti kılınır. Bundan sonra, Âyet-el-kürsi ve tesbihler okunup, dua edilir.
Cuma namazı nasıl kılınır?

Cuma Namazı, farz namazlardandır. Öğle vaktinde kılınan Cuma namazının farzı 2 rekâttır. Diğer namazlardan farkı ise; namazdan önce hutbe okunmasıdır.
Cuma günü öğle vaktinde ezan okunduktan sonra Cuma namazının sünnetine niyet edilir. Cuma namazının ilk sünneti, öğle namazının ilk sünneti gibi kılınır (4 rekât). İlk sünnet kılındıktan sonra imam hutbe için minbere çıkar.
2 Rekât Farz Kılınışı
Öncelikle "Niyet ettim Allah rızası için Cuma namazının 2 rekât farzını kılmaya. Uydum hâzır olan imama." diye niyet ederiz. Daha sonra "Allahu Ekber" diyerek Tekbir getiririz ve namaza başlarız.
Tekbirden sonra elleri bağlarız ve sessizce Sübhaneke okuruz. Sübhaneke'den sonra bir şey okumayız ve imamı dinleriz.
İmam sureleri bitirdikten sonra "Allahu Ekber" diyerek rükûya gideriz. Rüku'da 3 kere "Sübhâne Râbbiye'l-Azim" der ve doğruluruz. Doğrulurken "Semi Allahu li-men hamideh", tam doğrulunca ise "Rabbenâ leke'l hamd" deriz.
Daha sonra "Allahu Ekber" diyerek secdeye gideriz. Secdede 3 kere "Sübhâne rabbiyel-a 'alâ" deriz. "Allahu Ekber" diyerek dizlerimizin üzerinde otururuz. Tekrar "Allahu Ekber" dedikten sonra yine secdeye gideriz ve 3 kere "Sübhâne rabbiyel-a 'lâ" deriz.
"Allahu Ekber" diyerek secdeden ayağa kalkarız ve ikinci rekâta başlarız. Ayağa kalktıktan sonra ellerimizi bağlarız ve hiçbir şey okumadan imamı dinleriz.
İmam sureleri bitirdikten sonra "Allahu Ekber" diyerek rükûya gideriz. Rüku'da 3 kere "Sübhâne Râbbiye'l-Azim" der ve doğruluruz. Doğrulurken "Semi Allahu li-men hamideh", tam doğrulunca ise "Rabbenâ leke'l hamd" deriz.
Daha sonra "Allahu Ekber" diyerek secdeye gideriz. Secdede 3 kere "Sübhâne rabbiyel-a 'alâ" deriz. "Allahu Ekber" diyerek dizlerimizin üzerinde otururuz. Tekrar "Allahu Ekber" dedikten sonra yine secdeye gideriz ve 3 kere "Sübhâne rabbiyel-a 'lâ" deriz.
Secdeden kalkarken "Allahu Ekber" diyerek Tahiyyata otururuz ve Ettehiyyâtü, Allâhumme Salli, Allâhumme Bârik ve Rabbenâ dualarını okuruz. Dualar bittikten sonra imamla birlikte önce yüzümüzü sağa çevirir "Es selâmu aleyküm ve rahmet'ullah" der selam veririz. Aynı şekilde sola da selam verdikten sonra Cuma namazının farzı tamamlanmış olur.
Cuma namazının farzından sonra 4 rekâtlık son sünnet kılınır. 4 rekâtlık son sünnet, öğle namazının ilk sünneti gibi kılınır. Farzdan sonra zuhr-i ahir namazı kılınır. Bu namaz öğle namazının farzı gibi kılınır, ancak niyeti farklıdır. "Vaktine yetişip kılmadığım son öğle namazının farzını kılmaya" diye niyet edilir. Son olarak öğle vaktinin sünneti niyeti ile 2 rekâtlık sünnet namazı kılınır.
Cuma namazı farz mıdır?
Cuma namazı farz-ı ayındır. Farz olduğu, Kitap, Sünnet ve icmâ ile sabittir. Kur'ân-ı Kerîm'in 62. sûresi, cuma namazından bahsettiği için Cuma sûresi olarak adlandırılmıştır. Bu sûrede yüce Allah şöyle buyurmuştur: "Ey iman edenler! Cuma günü namaza çağırılınca Allah'ı anmaya (namaza) koşun ve alışverişi bırakın. Eğer bilirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır. Namaz kılınınca yeryüzüne yayılın da Allah'ın lutfunu arayın ve Allah'ı çok çok anın ki felah bulasınız" (el-Cum'a 62/9-10).
Hadis kitaplarında gerek cuma namazının fazileti, gerekse kuvvetli bir farz olduğu ve bu namazı özürsüz olarak terketmenin büyük günah sayıldığı konusunda sahih hadisler bulunmaktadır. "Allah, önemsemediği için üç cumayı terkeden kimsenin kalbini mühürler" (Ebû Dâvûd, "Salât", 204; İbn Mâce, "İkametü's-salât", 93; Tirmizî, "Cum'a", 7; Nesâî, "Cum'a", 2) ve "Birtakım kimseler, ya cuma namazını terketmekten vazgeçerler ya da Allah onların kalplerini mühürler ve artık onlar gafillerden olurlar" (Müslim, "Cum'a", 12; Nesâî, "Cum'a", 2).
Hz. Peygamber'in cuma namazını ilk defa hicret esnasında, Medine yakınlarındaki Rânûnâ vadisinde Sâlim b. Avf kabilesini ziyaretleri sırasında oradaki namazgâhta kıldırmış olduğu bilginlerce kabul edilmektedir. Öte yandan, kaynaklarda daha hicretten önce Es'ad b. Zürâre'nin Medine'de cuma namazı kıldırdığı kaydedilmektedir. Bu durum karşısında cuma namazının ne zaman farz kılındığı hususunda iki farklı rivayet ve görüş ortaya çıkmıştır. Bunlardan birincisine göre cuma namazı Mekke'de farz kılınmış olmakla birlikte müşriklerin baskıları yüzünden orada kılınamamıştır. Diğer rivayete göre, cuma namazı hicret esnasında farz kılınmıştır ve ilk cumayı Hz. Peygamber Rânûnâ vadisinde kıldırmıştır. Bu rivayeti benimseyenlere göre, Es'ad b. Zürâre'nin cuma namazı kıldırması uygulaması farz değil, nâfile hükmü kapsamındadır.
Bütün müctehidlere göre cuma namazı farz-ı ayın olup, Resûlullah zamanından itibaren farklı görüş açıklanmadığı için, bu hususta icmâ meydana gelmiştir.
Cuma namazı, cuma günü öğle namazı vaktinde kılınan ve farzı iki rek'at olan bir namazdır. Bu namazdan önce hatibin hutbe okuması namazın sıhhat (geçerlilik) şartlarındandır. Cuma namazı o günkü öğle namazının yerini tutar.

Sünnetler


Peygamber (s.a.v) Yaptığı Sünnetler 

-Bir yakını vefat eden müslüman kardeşini teselli ederek taziyede bulunmak. “allah merhuma rahmet etsin.” şeklinde dua yapılır. taziye ziyareti vasati üç gün içinde yapılır. üç günden sonraki ziyaretlerde vefatı hatırlatıp hüznü deşmek uygun olmaz. evinden cenaze çıkan kimseler üzüntüden dolayı yemek hazırlayıp sofra kuramazlar. bunun için vefalı komşular bir müddet bu eve yemek getirirler. böylece hüzünlerine ortak olduklarını fiilen göstermiş olurlar. cenaze sahibi üç gün kendisine kolayca erişilebilecek bir ortam hazırlar ve böylece kardeşlerinin taziyede bulunabilmelerine imkan tanınmış olur

-Sekerat halindeki hastalara “la ilahe illallah, muhammedün rasulullah.” şeklinde telkinde bulunmak. hastanın dudaklarını temiz ve ıslak bir bezle sulandırıp kurumamasını sağlamak. ölüm vaki olup son nefes verilince, okumalar durdurulur ve cenazenin uzağında devam edilebilir. çenesinin açık kalmaması için mendil ve benzeri şeylerle başa bağlanır. gözleri açık ise kapatılır.

-Kabirleri ziyaret etmek. gafleti dağıtır ve uhrevi tefekküre vesile olur. kabristanın kapısına yaklaşınca, kabir halkına gizlice selam verilir. “ey kabir sakinleri, esselamu aleyküm. sizler bizden önce geldiniz, bizler de sizleri takip edeceğiz. size allah’tan af ve mağfiret dileriz.” şeklinde selam ifade edilebilir. sonra ziyaret edilecek merhumun ayakucu tarafından yaklaşılır. yüzüne müteveccihen veya kıbleye karşı durulur. kur’an ve dualar okunabilir. ziyaret esnasında mezarları çiğnemek mekruhtur. şayet geçip gitmek için başka müsait yol yoksa, merhuma sevap hediye edilerek, geçilebilir. mezar üzerindeki yeşillikler yolunmaz, bilakis çiçekler ekilir. kurumuş otlar ayıklanır.

-Kapıyı üç defa vurmak, cevap verilmezse geri dönüp gitmek. “kim o?” diye sorulduğunda, “benim.” dememek, kendimizi açık bir şekilde tanıtmak, maksadımızı belirtmek. kapının tam karşısında durup içeriyi gözleme durumunda bulunmamak. biraz kenarda durarak, ailedeki mahremiyeti görmekten içtinap etmek.

-Ayakta bevletmemek. tuvalette idrar saçıntısından, korunmak. hadiste kabir azabının çoğunun idrar saçıntısından ileri geldiği bildirilmiştir. tuvalete ihtiyaç için oturduğu vakit ön ve arkanın kıbleye karşı dönük olmaması gerekir.40. banyo yapılan yere bevletmemek. çünkü vesvesenin çoğu bundandır.

-Aksırınca sesi az yükseltip, “elhamdülillah” demek. böyle diyene de “yerhamükellah” demek. bize dediklerinde “yehdina ve yehdikümüllah” diye cevap vermek. bu üçe kadar böyle mukabele şeklinde devam edebilir. üç defadan fazla aksıran olursa, nezleden aksırmıştır ve mukabele gerekmez.

-Çok tefekkür etmek. “tefekkür gafleti izale eder. ölümü tefekkür etmek fani lezzetleri acılaştırır. eşyanın üzerindeki fena damgasını gösterir.”

-Borçlanmalarda durumu yazıyla veya bir şahitle tevsik etmek. böyle bir tedbir asla itimatsızlık sayılmaz. anlaşmalarda değişik tevil ve tefsirlere yol açacak boşluklar bırakılmamalıdır. durumu net olarak tespit etmek lazımdır.


-İnsanların istifade ettiği gölgeliklere, yol ve yol kenarlarına, çeşme ve pınarlara bevletmemek, pisletmemek ve de tükürmemek. hadiste, bunu yapanların lanetlenmesinden korkulacağı bildirilmiştir.

-Kasık ve koltuk altı temizliğine titizlik göstermek. buralardan ayrılan parçalar temizken ayrılmasına da dikkat etmeli ve cünüp iken buraları tıraş etmemelidir. bu tür temizlik caiz olsa da sünnete uygun değildir.


-Esnemeyi mümkün olduğu kadar gizlemek. ağzı elle kapayarak gidermeye gayret etmek. namazda iken esneme gelirse, ayakta ise sağ elin, diğer hallerde ise sol elin tersi ile ağzı kapatmak münasip olur.

-Yatağa girdiğinde avuçları açık olarak birleştirerek ihlas, felak ve nas surelerini okuyup avucunun içine üfleyip sonra bütün vücudunu sıvazlamak, bunu üç defa tekrarlamak.

-Mevtanın ardından yüksek sesle ve çırpınarak, saç baş yolarak ağlamamak. böyle yapmak kadere itiraz ve cenabı hakkın takdirini itham etmek olur. ayrıca bu mevtaya iyilik değil azaba vesile olur.

-Hasta akraba, dost ve arkadaşları ziyaret etmek. onlara teselli ve ümit vermek. ziyareti uzun tutmamak. hastanın hoşa gitmeyecek hallerini başka yerde anlatmamak.


-Cömertlik. “cömert allah’a yakın, cimri ise allah’a uzaktır. cömertlik kökü cennette olan bir ağacın dünyaya sarkmış dalıdır. kim o dala tutunursa o dal onu cennete çeker.”


-Nefsi ve dünyalık bir şey için öfkelenmemek. bir hak zayi olduğunda ve uhrevi meselelerde, allah ve din hakkı için öfkelenmek.

-İlmiyle amil din adamları ile adil devlet başkanlarının eli öpülür, beşeri hisleri yok olmuş yaşlı hanımlara selam verilebilir, gerekirse eli de öpülebilir. yeter ki fitneye sebep olmasın.


-Sıla-i rahimde bulunmak. “akrabayla alakayı kesen bir kimsenin bulunduğu meclise allah’ın rahmeti inmez.”


-Az gülmek, gülünce kahkaha ile değil, tebessüm ederek gülmek. mütebessim olmak.

-Anne-babaya itaat etmek, onlara ihsanda bulunmak, kalplerini kırmamak ve hayır dualarını almak


-Acıkmadıkça yememek, tam doymadan yemeği bırakmak.-Hayırlı işlerde sağı, adi işlerde solu kullanmak.

-Yemekten önce ve sonra elleri yıkamak.

-Yemeğe besmele ile başlamak, allah’ın sonsuz ikram ve nimetlerini tefekkür ederek yemek, sonunda da hamd etmek.

-Yemekte tabağın kendi önümüze gelen tarafından yemek.


-Tabağa az yemek koydurtup artık bırakmamak.

-Sofrada sağ dizi dikip, sol dizi yere yatırmak.

-Saf ipek ve saf altın ümmet-i muhammed’in erkeklerine haram kılınmıştır.

-Selamı yaymak. selam, kelamdan önce gelir.

-Eve girince ilk söz ev halkına selam vermek olmalıdır.

-Selamla birlikte samimiyetle, tebessüm ederek musafahada bulunmak.

-Musafaha ile birlikte, hürmet, samimiyet ve şefkate vesile olan kucaklaşmalar yapılabilir. süfli hisleri uyandıracak sarılmalar caiz değildir.

-Musafahada önce eli uzatan çekmelidir. biz çekersek buluşmadan memnuniyetsizlik manası çıkabilir.

-Hediyeleşmek ve gelen hediyeye aynıyla veya daha güzeliyle karşılık vermek.

-Çoğu zaman susmak, tefekkür etmek, ihtiyaç olunca konuşmak.

-Tane tane, orta bir ses tonuyla konuşmak. çok mühim şeyleri üç defa tekrar etmek.

-Konuşmaya allah’ın adıyla başlamak ve allah’ın adıyla bitirmek.

-Doğru sözle şaka ve mizah yapmak.

-Boş işler (malayani) ile iştigal etmemek.


-Uyku için yatınca önce sağ tarafına yatmak, sağ yanağını sağ avucunun içine koymak ve o günün muhasebesini yapmak.

-Yüzükoyun yatmamak.

-Beyaz giymek.

-Mest giymek.

-Ayakkabı giyerken önce sağdan başlamak, çıkarırken de önce soldan çıkarmak.

-Takke ve sarıkla başı kapatıp namazı öyle kılmak.

-ve sarımsak kokusuyla mescid ve meclislere yaklaşmamak.

-Üzerinde kudsi kelimeler ve ayetler yazılı eşya ile tuvalet ve pis yerlere girmemek.

-Misafire elinde bulunandan ikramda bulunmak. misafir ve ziyaretçileri temiz bir kılık kıyafetle karşılamalı.

-Davete icabet ve hediyeyi kabul etmek.

-Büyük ve umumi banyolarda tesettürle yıkanmalı, peştamal kullanılmalı.

-Mümkünse her abdest alışta misvak (fırça) kullanmak.

-Emin ve muttaki insanlarla istişare etmek, neticedeki karara tevekkülle uymak.

-Ölmüş kimseleri hayırla yad etmek.

-Yerde bir sofra bezinin üstünde yemek. ihtiyaç olduğu takdirde masada da yenilebilir.

-Yemeğe sofradakiler ile beraber başlamak.


-Zemzem suyunu hürmeten ayakta ve kıbleye karşı dönerek içmek

Farzlarımız

Farz, Allah’ın kesin olarak yapılmasını ve yerine getirilmesini istediği ve yapılmasının zorunlu olduğu sabit olan emirlerdir. İslamiyet’in esaslarını oluşturan farzlar yapılması halinde hanemize sevap olarak girmektedir. Farzların inkar ederek yok sayılması halinde o kişi küfre girmiş ve bunu söyleyen kişi ya da kişiler dinden çıkmış olur. İslamiyet’in kesin olan emirleri her Müslüman tarafından kabul edilir.
Farzlar, Farz-ı ayn ve farz-ı kifâye olarak ikiye ayrılıyor. Şimdi de bu iki farzın açıklamasını yapalım.
Farz-ı Ayn: Her insanın, akli şuuru yerinde olan, sağlıklı, ergin olanların yapmasının gerekli olduğu farzlardır. Örneğin; namaz kılmak, oruç tutmak vb.
Farz-ı Kifaye: Zorunlu olduğu farzlardan bir kısmının yapılması halinde kalkan farzlardır. Bunlar İslam’ın topluma yüklediği görevlerdir. Farz-ı kifaye olan bir görev, yapması kati olan ibadetlerin yerine getirilmesi halinde bu sorumluluklardan kurtulur. Eğer bu görev kimse tarafından yapılmıyorsa insanlardan biri için zorunlu hale gelir. Örneğin; Bir köyde cami hocasının ya da yetkilisinin olmaması durumunda o köyden biri cenaze durumunda hocalık yapmak durumundadır. Yeri geldiğinde fetva vermek, cihad etmek bu farz grubuna girer.
Müslümanların yerine getirmesi gereken farzların 32 adet olduğu genel olarak bilinen bir gerçektir ve İslam alimleri farzları bir araya getirerek insanların kolayca öğrenmesi açısından 32 farz olarak bir araya gelmiştir. Bir Müslüman’ın dikkate alıp yapması zorunlu olan, Allah tarafından emredilmiş farzlar. Tabi bazı durumlarda insanlar bundan muaf olabiliyor. Bu da İslamiyet’in kolaylık dini olduğunu gösterir.

İmanın şartları: 6
İslam’ın şartları: 5
Namazın Farzları: 12
Abdestin farzları: 4
Guslün Farzları: 3
Teyemmümün Farzları: 2
Olmak üzere toplam 32 farz vardır ve şimdi de bu farzların ne olduğunu sıralayalım.
İmanın Şartları:
  1. Allah'ın birliğine inanmak
  2. Meleklere inanmak
  3. Kitaplara inanmak
  4. Peygamberlere inanmak
  5. Ahiret hayatına inanmak
  6. Kaderin, hayrın ve şerrin Allah'tan geldiğine inanmak
İslam’ın Şartları
  1. Kelime-i Şehadet getirmek
  2. Namaz kılmak
  3. Oruç tutmak
  4. Zekat vermek
  5. Hacca gitmek
Namaz Dışındaki Farzlar
  1. Hadesten tahâret
  2. Necâsetten tahâret
  3. Setr-i avret
  4. İstikbâl-i kıble
  5. Vakit
  6. Niyet
Namazın İçindeki Farzlar
  1. İftitah tekbiri
  2. Kıyam
  3. Kıraat
  4. Rükû
  5. Secde
  6. Ka'de-i ahîre
Abdestin Farzları
  1. Yüzünü yıkamak
  2. Ellerini dirsekleriyle beraber yıkamak
  3. Başının dörtte birini meshetmek
  4. Ayaklarını topuklarıyla beraber yıkamak
Guslün Fazları:
  1. Ağzına su vermek
  2. Burnuna su vermek
  3. Bütün bedenini yıkamak
                                                                           Teyemmümün Farzları:


  1. Niyet etmek
  2. İki elin içini temiz toprağa sürüp, yüzün tamamını mesh etmek. Tekrar elleri temiz toprağa vurup, önce sağ ve sonra sol kolu mesh etmek gerekiyor.